Mide Kanseri
Mide, yemek borusunun bittiği yerde başlayan ve bağırsakların başladığı yerde biten, kas yapısına sahip, sindirim sisteminin besinlerin parçalandığı önemli bir organıdır. Besinlerle direkt temas etmesi nedeniyle besin ve beslenme özelliklerinden mide iç yüzeyini oluşturan tabaka kolayca etkilenmektedir. Mide iç yüzeyini kaplayan sağlıklı hücrelerin genetik ve çevresel değişiklikler ile sonucunda anormal kanser hücrelerine dönüşmesi ile mide kanserleri oluşur. Sağlıklı hücreler büyür, çoğalır ve ölürler. Anormal olan hücreler ise kontrolsüz bir şekilde büyüme gösterir ve ölmezler. Bu hücreler çoğaldıkça da tümör halini alırlar. Burada bulunan kanser hücrelerinin vücudun farklı yerlere yayılma riski yüksektir.
Önlenebilmesi zor olan mide kanserinin görülme sıklığı diğer kanser türlerine daha azdır. Özellikle son yıllarda bilimsel gelişmeler, kanser oluşmadan önlenebilmesi için önemli avantajlar sağlamıştır. Mide kanserin en önemli sebeplerinden biri, “helicobacter pylori” isimli bakterinin neden olduğu değişikliklerdir. Bu bakteriler antibiyotikle kolayca tedavi edilebilmekte olup mide kanseri oluşum riskini azaltmaktadır.
En sık gözlenen belirtiler:
- Midede yanma, acıma, ağrı
- Bulantı-kusma, iştahsızlık
- Erken doyma
- Midede dolgunluk hissi
- Ağızdan kan gelmesi
- Karın ağrısı
- Kilo kaybı
Midenin bir kamera yardımıyla endoskopik incelenmesi ve gereğinde tanı koymak amacıyla biopsi alınması tanıda çok önemlidir. Tanı sonrası komşu organlarla ilişkilerin ve uzak organlara yayılımın değerlendirilmesinde radyolojik görüntülemeler (röntgen, ultrasonografi, MR, bilgisayarlı tomografi, PET) oldukça faydalıdır
Mide kanserine yakalanan hastalarda erken evrede sadece cerrahi yeterli olabilmektedir. Daha ileri evrelerde cerrahi öncesi veya sonrası kemoterapi, cerrahi sonrasında ise radyoterapiden oluşan kombine tedavi uygulanabilir. Tedavilerin birlikte verilmesindeki amaç tedavi başarısını arttırıyor olmasıdır.
Erken tanı hayat kurtarır. Bu nedenle sizi rahatsız eden önceden var olmayan herhangi bir belirti ve bulguyu dikkate almalı, ertelemeden doktorunuzla paylaşmalısınız.
Özefagus Kanseri
Özefagus, ise ağız boşluğunu mideye bağlayan ve yemek borusu olarak bilinen kas yapısına sahip bir tüptür. Besinlerle direkt temas halinde olan özefagusun iç yüzeyini kaplayan sağlıklı hücrelerin genetik ve çevresel değişiklikler ile sonucunda anormal kanser hücrelerine dönüşmesi ile özefagus kanserleri oluşur. Sağlıklı hücreler büyür, çoğalır ve ölürler. Anormal olan hücreler ise kontrolsüz bir şekilde büyüme gösterir ve ölmezler. Bu hücreler çoğaldıkça da tümör halini alırlar. Burada meydana gelen kanserler genelde özefagusun (yemek borusu) ortalarında veya üst kısımlarında görülür.
En sık gözlenen belirtiler:
- Yutma güçlüğü
- Boğazda yutarken takılma hissi
- Ağrılı yutma
- Ağızdan kan gelmesi
- Kilo kaybı
- Boyun bölgesinde ele gelen kitle veya şişlik
Özefagusun duvarlarının bir kamera yardımıyla endoskopik incelenmesi ve gereğinde tanı koymak amacıyla biopsi alınması tanıda çok önemlidir. Tanı sonrası komşu organlarla ilişkilerin ve uzak organlara yayılımın değerlendirilmesinde radyolojik görüntülemeler (röntgen, ultrasonografi, MR, bilgisayarlı tomografi, PET) oldukça faydalıdır.
Özefagus kanserine yakalanan hastalarda erken evrede sadece cerrahi yeterli olabilmektedir. Daha ileri evrelerde cerrahi öncesi veya sonrası radyoterapi ve kemoterapiden oluşan kombine tedavi uygulanabilir. Tedavilerin birlikte verilmesindeki amaç tedavi başarısını arttırıyor olmasıdır. Bazı durumlarda özefagus bölgesini korumak amacıyla organ koruyucu yaklaşım ile sadece radyoterapi ve kemoterapi birlikte kullanılabilir.
Erken tanı hayat kurtarır. Bu nedenle sizi rahatsız eden önceden var olmayan herhangi bir belirti ve bulguyu dikkate almalı, ertelemeden doktorunuzla paylaşmalısınız.