Prostat Kanseri
• Prostat, erkek üreme sistemindeki bir salgı bezidir.
• Prostatı oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu prostat kanseri gelişir.
• Prostat kanseri dünyada ve Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanserlerden birisidir.
• Türkiye’de her 12 erkekten biri prostat kanseri tanısı almaktadır.
• Yakalanma riski yaş ilerledikçe ve birinci derece akrabasında prostat kanseri olanlarda artmaktadır.
• Prostat kanseri erken teşhis ve tedavi edilebilen bir hastalıktır.
• Prostat kanserinde erken teşhis, farkındalık ve düzenli kontrol ile artmaktadır.
• Prostat kanserinin tanı ve tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
• Erken teşhiste, kanda PSA (Prostat Spesifik Antijen) taraması önemlidir.
• Erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri olanlarda ise 40 yaşından itibaren düzenli muayene ve PSA testi yaptırması erken tanıda önemlidir.
• Hastalığın evresine ve özelliklerine göre farklı tedavi seçenekleri bulunmaktadır.
• Prostat kanseri tedavisinde, cerrahi (prostat ve lenf bezelerinin ameliyatla çıkarılması), radyoterapi (prostat ve lenf bezelerinin ışınlanması), sistemik (hormonoterapi, kemoterapi, immünoterapi) tedavi yöntemleri tekbaşına veya beraber kullanılmaktadır.
• Prostat kanserli yüksek riskli hastalarda genetik testlerin yapılması tedavi seçimi ve sonuçları açısından önemlidir.
• Radyoterapi, prostat kanseri tedavisinde tek başına, cerrahi sonrası veya sistemik tedavinin yetersiz kaldığı hastalıklı bölgelerde kullanılan oldukça etkin bir tedavi seçeneğidir.
• Prostat kanseri tedavisinde en güncel radyoterapi teknikleri yoğunluk ayarlı radyoterapi/ark tedavi (IMRT/VMAT), brakiterapi veya odaklanmış nokta atış tedavisidir (stereotaktik radyoterapi).
• Prostat kanserinde radyoterapi uygulamalarında mutlaka görüntü kılavuzluğunda tedavi (IGRT) uygulanmalıdır. Bu şekilde radyoterapiye bağlı yan etkiler azaltılırken tedavi başarınız artmaktadır.
• Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite, sağlıklı kiloda olma prostat kanserine yakalanma riskinizi azalttığı gibi tedavi sonuçlarınızı olumlu etkilemektedir.
• Prostatı oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu prostat kanseri gelişir.
• Prostat kanseri dünyada ve Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanserlerden birisidir.
• Türkiye’de her 12 erkekten biri prostat kanseri tanısı almaktadır.
• Yakalanma riski yaş ilerledikçe ve birinci derece akrabasında prostat kanseri olanlarda artmaktadır.
• Prostat kanseri erken teşhis ve tedavi edilebilen bir hastalıktır.
• Prostat kanserinde erken teşhis, farkındalık ve düzenli kontrol ile artmaktadır.
• Prostat kanserinin tanı ve tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
• Erken teşhiste, kanda PSA (Prostat Spesifik Antijen) taraması önemlidir.
• Erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri olanlarda ise 40 yaşından itibaren düzenli muayene ve PSA testi yaptırması erken tanıda önemlidir.
• Hastalığın evresine ve özelliklerine göre farklı tedavi seçenekleri bulunmaktadır.
• Prostat kanseri tedavisinde, cerrahi (prostat ve lenf bezelerinin ameliyatla çıkarılması), radyoterapi (prostat ve lenf bezelerinin ışınlanması), sistemik (hormonoterapi, kemoterapi, immünoterapi) tedavi yöntemleri tekbaşına veya beraber kullanılmaktadır.
• Prostat kanserli yüksek riskli hastalarda genetik testlerin yapılması tedavi seçimi ve sonuçları açısından önemlidir.
• Radyoterapi, prostat kanseri tedavisinde tek başına, cerrahi sonrası veya sistemik tedavinin yetersiz kaldığı hastalıklı bölgelerde kullanılan oldukça etkin bir tedavi seçeneğidir.
• Prostat kanseri tedavisinde en güncel radyoterapi teknikleri yoğunluk ayarlı radyoterapi/ark tedavi (IMRT/VMAT), brakiterapi veya odaklanmış nokta atış tedavisidir (stereotaktik radyoterapi).
• Prostat kanserinde radyoterapi uygulamalarında mutlaka görüntü kılavuzluğunda tedavi (IGRT) uygulanmalıdır. Bu şekilde radyoterapiye bağlı yan etkiler azaltılırken tedavi başarınız artmaktadır.
• Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite, sağlıklı kiloda olma prostat kanserine yakalanma riskinizi azalttığı gibi tedavi sonuçlarınızı olumlu etkilemektedir.